Ana içeriğe atla

Kayıtlar

Kasım, 2015 tarihine ait yayınlar gösteriliyor
ALLAH RIZASI İÇİN             Çok yakın zaman önce bir dernekten abilerle oturduk sohbet ediyorduk. O grubun içinde ilk defa tanıştığım ama keşke daha önce tanımış olsaydım dediğim delikanlı bir ağabey de vardı. Onunla beraber sohbet ederken konu Allah ile kulu arasındaki ilişkiye geldi. Onun kullandığı şu cümle bu yazının da ortaya çıkmasına vesile oldu: “ Kardeşim, ‘Allah'ın rızası’ ne demek bilmezsek, dilenci kelamı sanmaya devam ederiz.” Bir anda zihnimde şimşekler çaktı ve bu cümlenin hiç de yabana atılacak bir cümle olmadığını aklıma yazdım. O gün hiç bitmesini istemediğim sohbet nihayete erince kendi kendime bu cümleyi telkin etmeye başladım.             Allah rızası için bir sadaka!             Allah rızası için bir yardım!             Allah rızası için bir ekmek parası…!             Bu dualarda mı kaldı Allah’ın rızası? Ne yazık ki üzülerek ifade ediyorum, çevremize dönüp baktığımızda hatta önce nefsimize sorduğumuzda Allah’ın rızasından önce başkalarının rıza
HAYATINDA SEVGİN VE NEFRETİN NE DURUMDA! “Hazinesi bizim yanımızda olmayan hiçbir şey yoktur. Fakat biz onu belli bir ölçüyle indiririz." [1] Sevgi ve nefret nedir? İlk olarak bunların anlamlarını öğrenelim. Sevgi; bir kimseye veya bir şeye muhabbet besleme hissidir. [2] Nefret ise; herhangi bir kişi, varlık veya olaydan bağları koparma durumudur. Tanımları verdikten sonra ayetin manasını açacak olursak; Yüce Allah ayet-i kerimede eşyaları, insanları, hayvanları vs. tüm kâinatı belli bir ahenk ve düzen içinde yaratmıştır. Aynı zamanda bu ayet konumuz itibariyle de insandaki huyları, sevgiyi ve nefreti de insana belli bir ölçü çerçevesinde kullanması gerektiği mesajını verir.                         Çağımızda insanlar itidalin/ölçünün yalnızca ibadette olduğunu zannediyorlar. Hâlbuki Resulullah(sav) ne buyuruyor: “Dostunu severken ölçülü sev, zira günün birinde düşmanın olabilir. Düşmanına da ölçülü bir şekilde buğzet, çünkü günün birinde dostun olabilir.” [3] İşte